Merak Ettiklerim

ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
Anksiyete bozuklukları, günlük yaşamı aksatan aşırı, kontrol edilemeyen endişe veya korkuya
neden olan ruh sağlığı koşullarıdır. Yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk ve sosyal anksiyete bozukluğu gibi durumları içerirler.
Belirtiler genellikle huzursuzluk, hızlı kalp atışları ve uyku problemlerini içerir. Nedenleri genetik, çevresel ve psikolojik faktörleri içeren karmaşık bir yapıya sahiptir. Tedavi tipik
olarak psikoterapi, ilaç tedavisi veya her ikisini de içerir.
DAHA FAZLA

DEPRESYON
Depresyon, sürekli üzgün hissetme ve ilgi kaybı ile tanımlanan ciddi bir ruh sağlığı problemidir. Enerji eksikliği, uyku problemleri ve konsantrasyon güçlüğü gibi belirtiler yaşanabilir. Genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkar. Tedavisi, genellikle bireye özel olarak düzenlenen psikoterapi ve antidepresan ilaçları içerir. Destekleyici yaşam tarzı değişiklikleri ve sosyal destek ağları da tedavide önemli rol oynar.
DAHA FAZLA

Kişilik
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Integer malesuada efficitur consequat.
DAHA FAZLA

İNSAN-BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ
İnsan-Bilgisayar Etkileşimi (İBE), insanlar ve bilgisayarlar arasındaki etkileşimleri inceler vş kullanıcı arayüz tasarımı, kullanılabilirlik, teknolojik uyum ve teknolojinin bireysel etkileri üzerine odaklanır. Bu alandaki çalışmalar, psikolojinin çeşitli yönlerinden faydalanır. İBE’nin amacı, teknoloji ile daha verimli etkileşim kurmayı sağlamak ve kullanıcı deneyimini iyileştirmektir. Bu, kullanıcı merkezli tasarım ve kullanılabilirlik testleri gibi yöntemlerle gerçekleştirilir.
DAHA FAZLA



Yaşamı Anlamlandırma Rehberi
Yaşamın başlangıcı başka bir deyişle fiziksel varolma ile ilgili Baruch Spinoza’nın düşüncelerinin ötesine henüz geçilemediğini düşünüyorum. Mevcut durumda tüm bildiğimiz doğanın bir parçasından ibaret olduğumuzdur. Hem de çok küçük bir parçası… Dolayısıyla, özü varlığı kuşatan, yani tabiatı ancak var olarak tasarlanabilecek olan şeye, kendi kendisinin sebebi diyor. Yani öyle bir şey vardır ki, onun doğası gereği mutlaka var olması gerekir; onu var olmadan düşünemeyiz. Bu şey, kendi varlığının sebebidir—başka bir şeyden dolayı değil, kendi kendine var olur. Başka bir deyişle, varlığı kendi özünden gelen ve var olması için başka bir şeye ihtiyaç duymayan bir varlıktan bahsediyor Spinoza. Ruhsal var oluş için ise Descartes’ın Cogito’sunu yukarıdan yontup genişletiyoruz. Dubito, ergo cogito, ergo sum.
_______________________________
Düşünüyor olmak varolduğumuzun kesin göstergesi olmasa da şüphenlenmemiz, düşünüyor olduğumuzu açıkça gösteriyor (şimdilik). Küçük bir adım öteye gidecek olursak sonsuzluğun varolabileceği düşüncesinden cisimsel olarak uzaklaşabilsek de bir düşüncenin başka bir düşünce ile sınırlandıldığını, ancak cisimin düşünce ile ve düşüncenin de cisimle sınırlandırılmadığını biliyoruz.Dolayısıyla zihin üretildikten sonra belli bağlantıların biraraya gelişi ile bilincin nasıl oluştuğunu hala bilmiyoruz? Başka bir deyişle, bilinc yani geleneksel deyimle ruhun var olduğunu biliyoruz ama nasıl varoldğunu henüz anlayamıyoruz. Her canlı biraz kendisinin biraz diğerlerinin varolduğunu bilerek yaşamını sürdürme güdüsü taşıyor.

